Kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak bilinen 7331 sayılı Kanun 14.07.2021 tarih ve 31541 sayılı Resmi Gazetede yayınlandı. Peki bu Kanun neler getiriyor?
İdari Yargılama Usulü Kanununda Yapılan Düzenlemeler:
- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu m. 10, 11 ve 13 de yapılan değişiklikle, idarelerin cevap verme süresi 60 günden 30 güne indirildi. Madde 10 daki İdarenin kesin cevabını bekleme süresi de 6 aydan 4 aya düşürüldü.
- İdari yargıda gerekçeli kararın yazılma süresi 30 gün olarak belirlendi. (Daha önce idari yargı için bu konuda bir düzenleme yoktu)
Türk Ceza Kanununda Yapılan Düzenlemeler:
Kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarının boşandığı eşe karşı da işlenmesi halinde ceza arttırılacak.
Ceza Muhakemesi Kanununda Yapılan Düzenlemeler:
- Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda mağdurun yerleşim yeri mahkemeleri de yetkili hale getirilmiştir.
- Zorla getirme kararı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de tanığa bildirilecek.
- İfadesi alınmak amacıyla düzenlenen yakalama emri üzerine mesai saatleri dışında yakalanan ve belirlenen tarihte yargı mercii önünde hazır bulunmayı taahhüt eden kişinin serbest bırakılması, Cumhuriyet savcısı tarafından emredilebilecek. Bu hüküm her yakalama emri için ancak bir kez uygulanacek. Taahhüdünü yerine getirmeyen kişiye, yakalama emrinin düzenlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından bin Türk lirası idari para cezası verilecek.
- İşlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilen katalog suçlar için “somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı” tutuklama için şart olarak getirilmiştir. Yani, katalog suçlar için kuvvetli suç şüphesinin somut dellilere dayanması gerekecek.
- Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilecek.
- Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda en geç dört aylık aralıklarla; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkeme tarafından 109 uncu madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilecek.
- Adli kontrol için süre sınırlaması getirilmiştir. Buna göre, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilecek. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez. Adli kontrol süreleri, çocuklar bakımından yarı oranında uygulanacak.
- Beraat kararı verilmesi durumunda da telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi ile elde edilen tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtlar, hâkim denetimi altında aynı usulle yok edilecek. (Kovuşturma evresi için bir düzenleme bulunmamaktaydı)
- İddianamede yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere yer verilmeyecek.
- Ayrıca, iddianameye ilişkin bilgiler ve duruşma tarihi; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de sanığa bildirilir, ancak çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar bu durumda uygulanmaz.
- Kovuşturma evresine geçildiğinde, mağdur ile şikâyetçiye gönderilecek çağrı kâğıdına iddianame eklenir. Ayrıca, iddianameye ilişkin bilgiler ve duruşma tarihi; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de bildirilir.
- Seri muhakeme usulünde, üzerinde indirim yapılacak ceza miktarı, yalnız temel ceza olmayacak, temel cezaya koşulları bulunduğu takdirde zincirleme suça ilişkin hükümler uygulandıktan sonra belirlenen ceza olacaktır.
- Seri muhakeme usulünde Savcılığın talep yazısında hata yapıldığı takdirde, Mahkemece eksikliklerin tamamlanması için iade edilecek.
- Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uyulması için, seri muhakeme usulünde, şartların gerçekleştiği, eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu ve dosyadaki mevcut delillere göre mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği kanaatine varırsa talep yazısında belirtilen yaptırımdan daha ağır olmamak üzere dört ila yedinci fıkra hükümleri doğrultusunda Mahkemece hüküm verilecek.
- Seri muhakeme usulü, bu kapsama giren bir suçun, kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde uygulanmayacak.
- Duruşma günü belirlendikten sonra basit yargılama usulü uygulanmaz.
- Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi hâkimine ait olacak (daha öncesinde bir sonraki numaralı sulh ceza hakimliğine aitti). İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu hâllerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza hâkimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. Sulh ceza hâkimliği işleri, asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına ait olacak. Yani tutuklama ve adli kontrol kararları için yatay denetim usulünden dikey denetim usulüne geçilmiştir.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Yapılan Düzenlemeler:
- Açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve 106 ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlülerin izinli sayılma süreleri, salgının devam etmesi hâlinde bu süre, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere “dokuz kez” uzatılabilir. Daha öncesinde “yedi kez” uzatma yetkisi vardı.
- Kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılma hakkına yönelik getirilen geçici düzenleme, 30.11.2021 tarihine kadar uygulanacak. (Daha öncesinde 31.07.2021 tarihine kadar uygulanacağı düzenlenmişti, uygulama uzatıldı). Bu düzenleme ne getiriyor:
“Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere, toplam hapis cezası on yıldan az olanlar bir ayını, on yıl ve daha fazla olanlar ise üç ayını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmiş olan iyi hâlli hükümlülerden ilgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmalarına bir yıl veya daha az süre kalanlar, talepleri hâlinde açık ceza infaz kurumlarına gönderilebilirler. Bu hükümlüler, açık ceza infaz kurumlarında barındırılır. İlgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya, beşinci fıkrada belirtilen süreler içinde hak kazandıkları takdirde beşinci fıkra uyarınca izinli sayılırlar. Beşinci fıkrada belirtilen sürenin tamamlanmasından sonra ise açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanıp kazanmadıklarına bakılmaksızın, 95 inci maddede düzenlenen izin hakkından yararlanırlar. Bu fıkra hükmü 30/11/2021 tarihine kadar uygulanır.”
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda Yapılan Düzenlemeler:
Hâkim adayları ile avukat stajyerleri, Anayasa Mahkemesinde staj yapabilecek.
Hangi düzenlemeler ne zamandan itibaren uygulanacak?
- Adli konrtolün belirli periyotlarla değerlendirilmesi ile adli kontrole yönelik süre sınırlaması,
- sulh ceza hakimliklerinin tutuklama ve adli kontrole dair verdiklerin kararlar hakkındaki dikey denetim usulü
düzenlemeleri 01.01.2022 tarihinde yürürlüğe girecek.
- Zorla getirme kararı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de tanığa bildirilmesi,
- mağdur ve şilayetçiye gönderilecek çağrı kağıdına iddianamenin eklenmesi,
- iddianameye ilişkin bilgiler ve duruşma tarihi; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada buunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de sanığa, mağdura ve şikayetçiye bildirilmesi
düzenlemeleri 01.09.2021 tarihinde yürürlüğe girecek.
- Diğer düzenlemeler ise, yayın tarihi olan 14.07.2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Tutuklama nedenin var sayılması için kuvvetli suç şüphesinin “somut dellilere” dayanması gerekecek olan katalog suçlar nelerdir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan:
- Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
- Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
- Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
- Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
- İşkence (madde 94, 95)
- Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
- Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
- Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149)
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188)
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220)
- Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
- Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar (Kültür ve tabiat varlıklarını bu Kanuna aykırı olarak yurt dışına çıkarma ve Kültür varlıkları bulmak amacıyla, izinsiz olarak kazı veya sondaj yapma suçları)
f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
g) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.
h) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.
No responses yet