Bu yazımızda, ad ve soyadın değiştirilmesi davasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar soru-cevap şeklinde incelenecektir.
4721 sayılı Medeni Kanun m. 27 hükmü, haklı sebeplerin bulunması halinde adın değiştirilmesine imkan tanımaktadır. Bu hüküm ad için olduğu kadar soyadı için de uygulanmaktadır.
1) Ad ve soyadı değişikliği için haklı sebepler nelerdir?
Haklı sebeplerin neler olabileceği hakkında önceden kesin bir şey söylemek imkanı yoktur. Herhalde, dürüstlük kuralına göre, kişinin o adı taşınmamakta haklı bir menfaati varsa, adın değiştirilmesine izin verilmelidir.
Örnek vermek gerekirse;
a) Kişinin sosyal çevresinde ve toplum içinde bilinip tanındığı adın farklı olması,
b) Gülünç, çirkin, iğrenç veya ahlaka aykırı anlam taşıyan ve kamuoyunu incitici olması,
c) İsminin toplumca bilinen bir suçluya ait olması ya da kötü bir olayla anılması,
d) Adın elverişsiz veya telaffuzunun çok güç olması,
e) Adın, kişinin sosyal hayatta ilerlemesine ve ticari faaliyetine engel olması hali,
f) Din veya vatandaşlık değiştirme,
g) Yine soyadı değişikliği bakımından, babasını hiç tanımamak, babasının kendisiyle hiç ilgilenmemesi, arada sevgi-saygı ilişkisinin olmaması, babasının kendisini umursamaması vs. (Bkz. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E.1989/1012, K.1989/2375 sayılı ve 02.03.1989 tarihli kararı)
Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Önemli olan dayanılan haklı sebebin ispatlanmasıdır. Kişinin sosyal çevresinde ve toplum içinde bilinip tanındığı adın farklı olması sebebine dayanılması halinde uygulamada genelde 2-3 tanık gösterilmektedir. Din değiştirme durumunda, kişi inandığı dine uygun bir ismi taşımak isteyebilir ve bu durum da ad değişikliği için her halde haklı sebep oluşturmaktadır. Hangi dine geçildiğinin önemi bulunmaktadır. Türkiye’de İslam dinine geçmek isteyen bir kişi Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvurarak “İhtida Belgesi” almaktadır. Bu belge de isim değişikliği için kuvvetli delil teşkil etmektedir.
2) Ad ve soyadı değişikliği için hangi mahkeme görevli ve yetkilidir?
Ad ve soyad değişikliği davasına bakmakla görevli mahkeme, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36’ncı maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2013 gün ve 2013/18-464 E., 2013/1698 K. sayılı kararı ile yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.09.2015 gün ve 2014/18-210 E., 2015/2028 K. sayılı kararları gereğince Asliye Hukuk Mahkemesidir.
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu m. 36 gereği, yetkili mahkeme, davacının yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ad ve soyadı değiştirme davasına Nüfus Müdürlüğü tarafından görevlendirilmiş bir memur davalı olarak katılır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/06/2015 gün, 2014/18-67 Esas, 2015/1549 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere maddede belirlenen yetki kuralı kesin yetki kuralıdır.
Yurt dışında ikamet eden Türk Vatandaşlarının açacağı davalarla ilgili yetki meselesi 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usül Hukuku Hakkında Kanunun 41.md.de düzenlenmiştir. Madde 41 – “(1) Türk vatandaşlarının kişi hâllerine ilişkin davaları, yabancı ülke mahkemelerinde açılmadığı veya açılamadığı takdirde Türkiye’de yer itibariyle yetkili mahkemede, bulunmaması hâlinde ilgilinin sâkin olduğu yer, Türkiye’de sâkin değilse Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür.” şeklinde düzenlenmiştir.
3) Ad ve soyadı değişikliği için avukatlık vekaletnamesinde özel yetki olması gerekir mi?
Yargıtay kararlarına göre, ad ve soyadı değişikliği için avukatlık vekaletnamesinde özel yetki olması gerekir. Bu hususa özellikle dikkat edilmesi gerekir.
“Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olan isim değişikliği davasının vekil aracılığı ile açılabilmesi için vekile verilen vekaletnamede özel yetki olması gerektiği halde, genel vekaletname ile açılmış davada, avukata dava konusu işle ilgili özel yetkiyi içeren vekaletnamesini ibraz etmesi için belli bir süre tanınması, bu süre içerisinde vekil vekaletnamesini getirmediği ya da asil bir dilekçe ile veya bizzat duruşmaya gelerek özel yetkisi bulunmayan vekilin açmış olduğu davaya ve yapılan işlere icazet verdiğini bildirmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, bundan zühul ile davaya bakılıp esas hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.”
(Bkz. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, E. 2010/11236, K. 2010/15315, T. 30.11.2010)
4) Ad ve soyadın Nüfus Müdürlüğüne müracaat ile değiştirilmesi mümkün müdür?
Daha önce 7039 sayılı Kanunla getirilen bu imkan son olarak 7196 sayılı Kanunda yer almıştır. 7196 sayılı Kanunun 61. maddesi ile, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa eklenen geçici madde 11’e göre;
Kişinin 06.12.2022 tarihine kadar (bu süre Cumhurbaşkanınca uzatılabilecektir) yerleşim yerinin bulunduğu nüfus müdürlüğüne yazılı olarak başvurması kaydıyla,
– 21/6/1934 tarihli ve 2525 sayılı Soyadı Kanununun 3 üncü maddesine aykırı soyadları ile,
– yazım ve imla hatası veya düzeltme işareti kullanılmamasından kaynaklanan anlam değişiklikleri bulunan,
– genel ahlaka uygun olmayan,
– toplum tarafından gülünç karşılandığı değerlendirilen ad ve soyadları,
mahkeme kararı aranmaksızın, il veya ilçe idare kurulunun vereceği kararla bir defaya mahsus olmak üzere değiştirilebilir.
İl ve ilçe idare kurullarının vereceği karar kesindir.
Soyadı değiştirilen erkek ise kendisi ile birlikte varsa karısının ve müracaat tarihinde ergin olmayan çocuklarının da soyadları düzeltilir.
Soyadı değiştirilen kadın ise kendisi ile birlikte ergin olmayan evlilik dışı çocukları varsa onların da soyadları düzeltilir.
Bu maddede belirlenen sürenin bir katına kadar uzatılmasında Cumhurbaşkanı yetkilidir.
No responses yet